doyu - efkâ7
- dünya güzeli
- dünya kadar
- dünya kelamı
- dünya kelamı etmek
- dünya malı
- dünya malı dünyada kalır
- dünya nimeti
- dünya ölümlü, gün akşamlı
- dünya penceresi
- dünya Süleymana bile kalmamış
- dünya tükenir, yalan tükenmez
- dünya varmış
- dünya yıkılsa umurunda değil
- dünya yüzü görmemek
- dünyacı
- dünyacılık
- dünyada
- dünyada tasasız baş bostan korkuluğunda bulunur
- dünyadan elini eteğini çekmek
- dünyadan geçmek (veya el çekmek)
- dünyadan haberi olmamak
- dünyaevi
- dünyaevine girmek
- dünyalar birinin olmak
- dünyalı
- dünyalığı doğrultmak
- dünyalık
- dünyanın (bir şey) -i
- dünyanın dört bucağı
- dünyanın kaç bucak (veya köşe) olduğunu göstermek (veya anlamak)
- dünyanın öbür ucu
- dünyanın sonu
- dünyanın tadını çıkarmak
- dünyanın ucu uzundur
- dünyasından geçmek
- dünyaya gelmek
- dünyaya getirmek
- dünyaya gözlerini kapamak (veya yummak)
- dünyaya kazık çakmak (veya kakmak)
- dünyayı anlamak