birikinti

birikinti
is.
Bir yerde kendi kendine birikmiş olan şey

Komşunun kazları birikintilerde kanat çırpıp bağırıyordu.

- R. Enis
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • birikinti konisi — is., coğ. Dağlık bölgelerden, yamaçlardan suların getirdiği kum veya taş parçalarının bir düzlükte oluşturduğu yelpaze biçimindeki yığın …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • SUBRE — Birikinti, yığın …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • gölet — is., hlk. 1) Birikinti suların sulamak amacıyla genellikle bir set ardında toplandığı küçük göl, gölcük, gölek, büvet, büğet 2) İçinde ham deri ıslatılan taş havuz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kıyı dili — is., coğ. Bir körfezin önünü kapatan, denizle küçük bir bağlantısı kalabilen, kum ve çakıl karışımı birikinti, sahil kordonu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • koni — is., mat., Fr. cône 1) Durağan bir noktadan geçen ve kapalı bir eğriye dayanarak hareket eden bir doğrunun çizdiği yüzey, mahrut 2) sf. Bu biçiminde olan 3) Çembersel bölge üzerindeki her noktanın çember düzlemi dışındaki bir nokta ile… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • lığlamak — nsz, hlk. Sel, akarsu, ince çamur, birikinti getirip yığmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”