foyası meydana (veya ortaya) çıkmak — bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak Utanmazlık siyasetinin veya utanmaz siyasinin önünde sonunda foyası meydana çıkar. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortaya atmak — söylemek, ileri sürmek İşte bu söz üzerinedir ki Servet Bey, apartmana çıkmak emelini ciddi bir tasavvur hâlinde ortaya atmıştı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
aksilik çıkmak — engel ortaya çıkmak Pazarlık bitecek gibiyken bir aksilik çıktı … Çağatay Osmanlı Sözlük
zıp diye çıkmak — beklenmeyen bir zamanda ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aslı çıkmak — gerçek olduğu anlaşılmak, gerçek olduğu ortaya çıkmak Söylenenlerin aslı çıkarsa güç duruma düşecek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ipliği pazara çıkmak — kötü nitelik ve suçları ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sahneye çıkmak — 1) tiyatro, müzik vb. sanatçılar için sanatını izleyici önünde uygulamak, göstermek Türk kızı, orada sahneye çıktı ilk defa. Y. Z. Ortaç 2) mec. kullanılmak, görünmek, ortaya çıkmak Almanca yanında ara sıra Hırvatça da sahneye çıkıyor. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
acısı çıkmak — (bir şeyin) bir şeyin olumsuz, kötü sonucu bir süre sonra ortaya çıkmak Dünkü yorgunluğun acısı bugün çıktı … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana çıkmak — 1) ortaya çıkmak, görünmek Yüzündeki karlar eriyince beyaz, yuvarlak bir yüz meydana çıkmıştı. S. F. Abasıyanık 2) belli olmak Askerlikte hasta olduğu meydana çıktı. 3) yetişmek, büyümek Altınyaprak Şirketi bizim son ekmek kapımızdı, bundan sonra … Çağatay Osmanlı Sözlük
sâdır olmak — ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük