yıllarca

yıllarca
zf.
Yıllar boyu, birçok yıl, senelerce

Babam tek elbiseyi yaz kış yıllarca giyerdi.

- N. Cumalı

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • adsız sansız — sf. Adı anılmayan, bilinmeyen Yıllarca bir köşede adsız sansız, bir yarım münevver ömrü sürmeye mahkûm kalmanın acısı yüreğini hınç ve isyan ile doldurmuş. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağır — sf. 1) Tartıda çok çeken, hafif karşıtı Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2) Çapı, boyutları büyük Ağır top. Ağır tank. 3) mec. Değeri çok olan, gösterişli Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çağıldamak — nsz Sular akarken taşlara, kayalara çarparak çağıl çağıl ses çıkarmak Bu fıskiyenin sularını yıllarca neşeden çağıldar gibi duymuştum. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çırak — is., ğı, Far. çerāġ 1) Zanaat öğrenmek için bir ustanın yanında çalışan kimse Bu çocuğu sekiz yaşındayken, araba boyacısına çırak vermişler. S. F. Abasıyanık 2) Dükkânda ayak işlerine bakan kimse Ekseriya bahçıvan, uşak, bakkal çırağı ile… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çok yıllık — is., ğı, bit. b. 1) Yıllarca toprak üstünde ve toprak altında canlılığını sürdürebilen bitki 2) sf. Çiçek açmadan önce birçok yıl yaşayan (bitki) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çöreklenmek — nsz 1) Yılan halka durumunda kıvrılıp toplanmak 2) mec. Bir yerde, orada yaşayanları rahatsız etme pahasına sürekli kalmak, yerleşmek Geldi, çöreklendi, gitmek bilmedi. 3) mec. Bir duyguyu güçlü ve sürekli olarak duymak Yıllarca beklenen bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • durağanlaşmak — nsz Durağan duruma gelmek Yenilikler, yıllarca üst üste durağanlaşmış toplumların yaşamına ekleniyordu. A. Boysan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dürteleyici — is. Dürteleyen kimse Her an olabilir gibidir ama, yıllarca bir türlü olmaz. Bir dürteleyici gerekir. N. Meriç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eziklik — is., ği Ezik olma durumu Yıllarca süren sığıntı ezikliğinin hatırlanışı da vardır amcasında. T. Buğra Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller eziklik duymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fıskiye — is., esk., Ar. fisḳiyye Suyu yukarıya doğru, türlü biçimlerde fışkırtan ağızlık, fışkırık Bu fıskiyenin sularını yıllarca neşeden çağıldar gibi duymuştum. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”