yıkıntı

yıkıntı
is.
1) Yıkılma, yıkım, mahvolma
2) Yıkılan bir şeyin parçaları, kalıntıları, enkaz

Ateşoğlu'nun evinin biraz ötesinde bir ev yıkıntısı keşfettim.

- Halikarnas Balıkçısı
3) mec. Ruhsal bakımdan yıkılma, yıkım, mahvolma
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • yıkıntı — munderisat, harabe, virani …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yıkıntı olmak — (birine) birini çok zarara sokmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • viraneye çevirmek — yıkıntı durumuna getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ENKAZ — Yıkıntı, yıkılmış şeyin artıkları. Harabenin parçaları …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • enkaz — is., Ar. enḳāż Yıkıntı, döküntü, çöküntü Enkaz hâlini bulmuş olan o bina az zaman içinde, boyalı, badanalı, yepyeni meydana çıktı. R. H. Karay Birleşik Sözler enkaz eldiveni gemi enkazı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • göçük — is., ğü 1) Çökmüş, kaymış toprak, çöküntü, yıkıntı 2) mdn. Kaya veya cevherin kendi kendine yer altına doğru çökmesi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalıntı — is. 1) Artıp kalan şey, bakiye 2) Bir kentten veya mimarlık eserinden artakalan bölüm, yıkıntı, harabe, enkaz Efes, Bergama nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne. N. Cumalı 3) İz, işaret 4) mec. Bir toplum, kültür, uygarlık vb …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • virane — is., Far. vīrāne 1) Yıkılmış veya çok harap olmuş yapı Viranede oynayan çocukların sesleri gittikçe azalıyor. P. Safa 2) Yıkılmış veya yanmış olan yapılardan geriye kalan, yıkıntı, ören Kim bilir hangi viranelerden, tarlalardan, bahçelerden ...… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • enkâz — (A.) [ ضﺎﻘﻥا ] yıkıntı …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • harâbe — (A.) [ ﻪﺑاﺮﺧ ] yıkıntı, harabe …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”