tıkanmak

tıkanmak
nsz
1) Tıkama işine konu olmak

Lavabo tıkandı.

2) İştahı kalmayıp yemek yiyememek
3) Soluk alamamak, soluğu kesilmek

Hâlâ tıkanmış, boğulmuş gibi kesik kesik nefes alan Lale'ye bir kere daha baktı.

- Ö. Seyfettin

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • göğsü daralmak (veya tıkanmak) — 1) güçlükle nefes almak 2) mec. içi sıkılmak Öteden beri yola yüzü yoktu. Hele yokuşları karşıdan gördüğü vakit göğsü tıkanırdı. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüreği boğazına tıkanmak — sıkılmak, üzülmek, dertlenmek Yüreğim boğazıma tıkanmış bir hâlde, bu basit, bu aşağılık konuşmaları dinliyorum. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boğazına bir yumruk tıkanmak (veya gelip oturmak) — konuşamaz olmak, sesi çıkmamak Babasının adı anılınca Ferit in boğazına bir yumruk tıkandı. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüreği sıkışmak (veya tıkanmak) — 1) kalp atışları düzensiz olmak, sıkıntı duymak 2) mec. bir meseleden dolayı aşırı üzülmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bekinmek — nsz, hlk. 1) İnat etmek, direnmek 2) Kapanmak, tıkanmak Gaz ocağının deliği bekinmiş, açılmıyor …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pekişmek — nsz 1) Sertleşmek, katılaşmak 2) Sıkışmak, tıkanmak 3) mec. Güçlenmek, artmak, çoğalmak, kuvvetlenmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • stent — is., di, tıp, İng. stent Tıkanmak üzere olan damarın içine konan araç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tapalanmak — nsz Tapa ile tıkanmak, tıpalanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tıkanma — is. Tıkanmak işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uğunmak — nsz, hlk. 1) Büyük bir üzüntü veya acıdan kıvranmak, soluğu tıkanmak, ağlaya ağlaya bayılmak 2) İsteksiz davranmak, savsaklamak Gönülsüz yazıyorum. İstemediğim için, çevresinde dolanıp uğunuyorum. N. Meriç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”