saatlerce

saatlerce
zf.
Uzun süre, uzun uzadıya

Yemekten sonra yukarı çıktı, saatlerce gezindi.

- M. Ş. Esendal

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • Грамматика турецкого языка — Турецкий язык относится к агглютинативным (или «приклеивающим») языкам и, тем самым, существенно отличается от индоевропейских. Содержание 1 Морфология 1.1 Гармония гласных 1.2 Число …   Википедия

  • açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ders — is., Ar. ders 1) Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu. S. F. Abasıyanık 2) Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre Dersin bitmesine beş dakika var. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolaşık — sf., ğı 1) Karışık (saç, ip vb.) Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var. Karacaoğlan 2) Dolaşarak giden (yol) Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş. A. Haşim 3) mec. Kolay çözülmeyecek veya içinden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • doyurmak — i 1) Açlığını gidermek Saatlerce karnımı doyuracak bir köy aramış, bulamamıştım. S. F. Abasıyanık 2) Geçindirmek, yaşamasını sağlamak Bu topraklar milyonlarca kişiyi doyurabilir. 3) Bir maddenin içine alabileceği kadar başka bir madde katmak 4)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gevelemek — i 1) Bir şeyi çiğnemeden ağız içinde evirip çevirmek Kirli suratlı üç çocuk, ellerindeki birer dilim ekmeği geveleyip duruyorlar. H. R. Gürpınar 2) mec. Bir sözü tam olarak ve açıkça söylememek Saatlerce asıl maksadımı ağzımın içinde gevelemekle… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalp aksesi — is., tıp Kalp krizi Öldürücü bir kalp aksesinin bazen saatlerce sürebileceğini gayet iyi biliyor. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kargı — is., bit. b. 1) Gövdesi 5 6 m yüksekliğe erişebilen çok yıllık bir bitki, kamış, saz (Arundo donax) 2) Dalyanlarda büyük balıklar için kullanılan demir kanca 3) esk. Silah olarak kullanılan, ucu sivri ve demirli uzun mızrak Avlunun ortasında,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karıştırmak — i, e 1) Karışma işini yaptırmak 2) i İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak Ceplerimi karıştırdım, bozuk para bulamadım. F. R. Atay 3) i Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek Pilavı karıştırmak. 4) i… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öldürücü — sf. 1) Öldüren, ölüme sebep olan, ölüme yol açan Öldürücü bir kalp aksesinin bazen saatlerce sürebileceğini gayet iyi biliyor. P. Safa 2) mec. Bayıltıcı, bunaltıcı, sıkıcı, yorucu Paketin kaybolmuş, çalınmış olması ihtimalinin verdiği korku,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”