oranla

oranla
zf.
Herhangi bir şeye göre, herhangi bir şeyle kıyaslayarak, nispeten

Kahve caddeye oranla azıcık geride, bir bahçe içinde.

- S. Birsel

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • âşık — sf., kı, ğı, Ar. ˁāşiḳ 1) Bir kimseye veya bir şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan, vurgun, tutkun (kimse) 2) is. Sevişen bir çiftten kadına oranla genellikle erkeğe verilen ad 3) is. Halk ozanı Dinleyin âşıklar benim sözümü / Felek yaktı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • azıcık — sf., ğı 1) Çok az, biraz Kahve caddeye oranla azıcık geride, bir bahçe içinde. S. Birsel 2) zf. Kısa bir süre Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller azıcık aşım ağrısız başım …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • büyüme hızı — is. İş gücü, doğal kaynaklar, donanım vb. temel değişkenlerin bir arada yoğrulması sonunda bir önceki yıla oranla adam başına düşen gerçek gelir artış hızı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cayırtılı — sf. Cayırtısı olan Yeni imajın eskiye oranla daha bağırgan, daha cayırtılı olmasına özen gösteriyorlar. T. Uyar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dar — 1. is., esk., Far. dār İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk Birleşik Sözler darağacı 2. sf. 1) İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı Dar elbise. Dar ev. 2) Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eğimölçer — is. Bir yüzey, düzlem, yol veya cihazın yatay düzleme oranla eğimini ölçen araç, klinometre …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • elektrodiyaliz — is., kim., Fr. électrodialyse Birtakım koloitlerin ortamdaki öteki parçacıklara oranla gözenekli zarlardan daha kolay geçmesi özelliğine dayanan kimyasal arıtma yönteminin elektrik enerjisiyle hızlandırılmış türü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • için — e. 1) Amacıyla, maksadıyla Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. S. F. Abasıyanık 2) Neden ve sonuç belirten bir söz Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi. R. N. Güntekin 3) dan /… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuyu — is. 1) Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu. H. Taner 2) Toprağa kazılan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nazaran — zf., Ar. naẓaran Göre, oranla, kıyasla Buna nazaran şimdi vereceğim malumat ve izahatı anlamak daha kolay olacaktır. Atatürk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”