- lafız
- is., -fzı, esk., Ar. lafẓ
1) Söz, kelime
Lafız ve mana, tıpkı eskisi gibi birbirinden ayrı telakki ediliyor.
- Y. K. Beyatlı2) huk. Yasanın sözle anlatmak, bildirmek istediği anlam
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Lafız ve mana, tıpkı eskisi gibi birbirinden ayrı telakki ediliyor.
- Y. K. BeyatlıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
lafız — (A.) [ ﻆﻔﻝ ] söz … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
lafız — (lafz) söz, kelime ; Yasanın sözle anlatmak, bildirmek istediği anlam, kanunun ruhu … Hukuk Sözlüğü
LAFZAN — Lafız itibariyle. Söz olarak. Söyleyerek. Yazılı olmıyarak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MELFUZ — (Lâfız. dan) Telâffuz olunmuş, okunmuş olan. Söylenmiş. * Ağızdan çıkan söz, hece, kelime veya harf … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LAFZ-I MÜREKKEB — Man: Mürekkeb lafız. Cüzlerden biri, mânâsının cüzlerinden birine delâlet eden lafız … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
lafz — (A.) [ ﻆﻔﻝ ] söz, lafız … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
lafzî — (A.) [ ﯽﻈﻔﻝ ] lafız ile ilgili, söz ile ilgili … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
FASAHAT — Doğru ve düzgün söyleyiş. Açık ve güzel ifadeli konuşma.Fasâhat: Sözün; lâfız, mâna ve âhenk itibariyle kusursuz olmasıdır. Diğer tâbirle, lâfızların söylenişinin tatlı, mânasının da söylenirken hemen zihne girmesidir. Bu keyfiyetlerin birincisi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HAFÎ — Gizli. Açıkta olmayan. Saklı. * Fık: Sigasından dolayı değil, bir ârızadan dolayı mânası kapalı kalan lafız … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LAFZ — I ALLAH (LAFZULLAH) Allah isminin lâfzı LAFZ (LAFIZ) Ağızdan çıkan söz, kelime. * Bir şeyi atmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük