- haksız
- sf.
1) Hak ve adalete uygun olmayan2) Davası, iddiası, davranışı, düşüncesi doğru ve yerinde olmayan (kimse)
Arkadaşınız bu işte haksızdır.
Birleşik SözlerAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Arkadaşınız bu işte haksızdır.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
haksız yere — zf. Haksız olarak, hak etmediği hâlde … Çağatay Osmanlı Sözlük
haksız bulmak — bir iddiayı, düşünceyi, davranışı doğru ve yerinde bulmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
haksız fiil — hukuk düzeninin izin vermediği, zarar verici eylemlerdir … Hukuk Sözlüğü
haksız iktisap — Bir kimsenin malvarlığında, haklı bir nedene dayanmaksızın başka bir kimsenin malvarlığı aleyhine meydana gelen artma ya da azalmama durumu … Hukuk Sözlüğü
gadre uğramak — haksız davranışlarla karşı karşıya gelmek Önce kendini gadre uğramış sanan Nahit rolünü öğrenince utandı. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
kadı anlatışa göre fetva verir — haksız kişi, olayı kendisini haklı gibi göstererek anlatırsa dinleyen ona hak verir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ne âlâ memleket — haksız ve yersiz işlerin hoş görüldüğü, kurallaştığı bir ortam için ters anlatışla diyecek yok, ne güzel anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
vurgunculuk etmek — haksız kazanç sağlamak için uğraşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
okkanın altına gitmek — haksız yere ezilmek, bir zarar veya ceza görmek Eğer gözünü açmaz, bu kör dövüşüne bir nihayet vermezsen muhakkak okkanın altına gidersin. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynu kıldan ince olmak — haksız olduğu anlaşıldığında verilecek her türlü cezaya razı olmak Eğer efendim, bir kelime yalanım varsa hükûmete karşı boynum kıldan incedir. Vurunuz. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük