duymak

duymak
-i, -ar
1) Bilgi almak, öğrenmek, haber almak

Yaptıklarını duydum.

2) İşitmek, ses almak

Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor.

- Y. Z. Ortaç
3) Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek

Yüzme denilen mucizeyi ancak beş altı sene sonra avuçlarımızın içinde duyabilecektik.

- B. R. Eyuboğlu
4) Nesnelere dokunmakla onların sıcaklık, soğukluk, sertlik, ağırlık, hareket vb. fizik durumlarından bilgi edinmek, hissetmek

Elimin üzerinde bir böceğin gezdiğini duydum.

5) nsz Bir ruh durumu içine girmek

Hakiki bedbahtlar, sefaletlerini birdenbire açığa vurmaktan utanç duyarlar.

- R. N. Güntekin
6) nsz, mec. Sezmek, fark etmek, hissetmek

Güzel olmasın fakat ruhu olsun, bir şey duysun.

- H. C. Yalçın
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • arzu duymak — birine veya bir şeye karşı istek duymak Koşmak, raksetmek, tehlikeli jimnastik hünerleri icra etmek arzuları duyuyordum. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • istek duymak — bir şeye karşı eğilim duymak, arzulamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vicdan azabı çekmek (veya duymak) — istenilmeden veya bilinçsizce yapılan kötü bir işten dolayı üzülmek, pişmanlık duymak Gözlerinde minnet yaşlarıyla yüzüme baktıkça vicdan azabına benzer bir şey duyuyor. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yakınlık duymak — birine karşı sevgi veya ilgi duymak İkisi de birbirlerine yakınlık duyuyorlardı. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • acı çekmek (veya duymak) — 1) ağrı, sızı duymak Ameliyattan sonra çok acı çekti. 2) mec. üzülmek, üzüntü içinde kalmak Bu faciaya bizzat karışmışım gibi bir acı duyuyordum. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • alaka duymak — ilgi duymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ilgi duymak — bir işe, bir olaya, bir kimseye önem vermek, yakınlık duymak Yeni istidatlara her zaman ilgi duyan bir büyük sanatçı idi. C. Uçuk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kokusunu (veya koku) almak (veya duymak) — 1) bir nesnenin kokusunu algılamak Yaz yağmuru yağdığı vakit burada toprağın güzel kokusunu duymak mümkündür. M. Ş. Esendal 2) mec. gizli tutulan bir şeyi sezmek Yılların gazetecisisin oğlum, iyi haberin kokusunu kilometrelerce uzaktan alırsın. A …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • merak sarmak (veya duymak veya salmak) — (bir şeye) bir şeyi edinme, yapma veya onunla uğraşma isteğine kapılmak, bir şeye eğilim duymak Miralay beyimiz, emekli olduktan sonra komisyonculuğa kalkan veya cins tavuk yetiştirmeye merak salan soydan değildir. H. Taner Bu adama, her gördüğüm …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • antipati duymak — kanı kaynamamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”