dolu

dolu
1. sf.
1) İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, boş karşıtı

Su ile dolu bir şişe.

2) Bir yerde sayıca çok

Dağda keklik dolu.

3) Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan

Haftaya pazartesiye kadar bütün uçaklar dolu.

- A. İlhan
4) Boş vakti olmayan, meşgul

Bugün doluyum.

5) Çok olan (iş, uğraş, olay vb.)
6) İçinde atılacak mermisi bulunan (top, tüfek vb. ateşli silahlar)

Tabanca doludur, dikkat edin.

7) Tornacılıkta delik açılmamış (gereç)
8) mec. Bir duygunun güçlü etkisinde olan
9) is., esk. İçki doldurulmuş bardak
Birleşik Sözler
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
2. is.
Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli saydam buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü

Dolu ekinlerini vurmuşsa bir yıl aç demekti.

- T. Buğra
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • dolu — 1. sif. 1. İçərisi boş olmayan, ağzına qədər bir şeylə doldurulmuş, ya dolmuş. Dolu şüşə. Dolu qab. Dolu hovuz. – Günlərimiz keçəydi qızğın fərəhlər kimi; Dolu qədəhlər kimi. M. Müş.. Abbas kişi dolu bir heybə hazırlayıb yəhərin qaşına saldı. M.… …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • Dolu — For the Romanian village, see Zimbor. Dolu   Municipality   …   Wikipedia

  • dolu yağmak — dolu yere düşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Dolu River — Bozolnicu River River Countries Romania Counties Sălaj Count …   Wikipedia

  • Dolu —    Ch Grand almoner of France, intendant, 129; his instructions to Champlain, 132.    Bib.: Biggar, Early Trading Companies of New France; Douglas, Old France in the New World …   The makers of Canada

  • dolu serpme — is. Zımpara üretiminde tanecikler arasında belirli boşluklar kalmayacak biçimde düzenlenen tane yapıştırma işlemi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • od góry do dołu — {{/stl 13}}{{stl 8}}przysł. {{/stl 8}}{{stl 20}} {{/stl 20}}{{stl 12}}1. {{/stl 12}}{{stl 7}} w całości wzdłuż linii pionowej, we wszystkich miejscach w kierunku pionowym : {{/stl 7}}{{stl 10}}Zmierzyła go wzrokiem od góry do dołu. Od góry do… …   Langenscheidt Polski wyjaśnień

  • ağzı dolu dolu konuşmak — heyecanlı söz söylemek Birkaç kişiyle, garip bir lisanla ağzı dolu dolu konuşmaya başladı. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözleri dolmak (veya dolu dolu olmak) — ağlayacak kadar duygulanmak Bu insanlık karşısında Fasarya nın gözleri dolu dolu olmuş, utanmasa hüngür hüngür ağlayacakmış orada. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • od dołu — {{/stl 13}}{{stl 8}}przysł. {{/stl 8}}{{stl 7}} w kierunku od ziemi – w górę : {{/stl 7}}{{stl 10}}Uderzyć od dołu. {{/stl 10}} …   Langenscheidt Polski wyjaśnień

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”