daracık

daracık
sf., -ğı
Çok dar

Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu.

- T. Buğra

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • bozuk — 1. sf., ğu 1) Bozulmuş olan Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu. T. Buğra 2) Görevini yapamaz duruma gelmiş (organ) Ağzındaki birkaç bozuk dişten şüphe ettim. R. N. Güntekin 3) is. Madenî para, bozuk para Hiç olmazsa birkaç… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapkaranlık — sf., ğı Çok karanlık Bir de ne görüyordum: Daracık, kapkaranlık delik gibi bir yer. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sırtlamak — i 1) Sırtına alıp yüklenmek O gece yarısı yatağı benimki sırtladı, ben çocuğu sardım, sarmaladım. H. E. Adıvar 2) mec. Birinin, bir şeyin sorumluluğunu, yükünü veya geçimini üzerine almak Gazete satan Babuş daracık omuzlarıyla bir aileyi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düdük gibi — çok dar, daracık (giysi) Mayosunu kendi ördü, yün çekti, düdük gibi dapdaracık oldu. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”