cereyan

cereyan
is., Ar. cereyān
1) Bir yöne doğru akma, akış, akıntı

Köprünün parmaklığına dayandı, gözlerini Haliç'in kapkara sularına, bu suların cereyanına kaptırdı.

- E. E. Talu
2) Bir şeyin gelişme, olma durumu

En iyisi zorlamamak, işi tabii cereyanına bırakmak.

- R. H. Karay
3) mec. Aynı eğilimde olan, aynı görüşü paylaşan kimselerin oluşturduğu hareket

Aşırı ırkçılık cereyanlarının yalancı şahidi olarak sahneye çıkarıldı.

- C. Meriç
4) fiz. Akım

Elektrik cereyanı.

Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • cereyân — (A.) [ نﺎیﺮﺝ ] 1. akış. 2. oluş. 3. akım. ♦ cereyân etmek olmak, gerçekleşmek …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • cereyan etmek — geçmek, olmak, yapılmak Düzbel de cereyan eden meydan muharebesini İkinci Kılıç Arslan kazandı. Y. K. Beyatlı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • CEREYÂN — Akma, akış, gidiş. Hareket. Akıntı. Gezme. Mürûr. Vuku, vâki olma. * Mc: Aynı fikir ve gaye etrafında toplananların meydana getirdikleri faaliyet ve hareket. Bu hareket; dinî, fikrî veya siyasî hareketler gibi birbirlerinden farklı sahalarda… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • cereyan çarpmak — elektrik akımına tutulup etkisinde kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • CEREYÂN-I HEVÂ — Hava akımı …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • TECRÎ — (Cereyan. dan) Cereyan ediyor, akıyor, gidiyor …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • aklımak — cereyan ve seylan ve seyl etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akım — is. 1) Akma işi 2) fiz. Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan Gecenin hummalı sessizliği kulaklarında yüksek voltajlı bir elektrik akımı gibi vınlıyordu. A. İlhan Hava akımı. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akıntı — is. 1) Akma işi Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi. 2) Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan Bataklıklardan kurtulduktan sonra, akıntıyı takip ederek bir köye giriyordum. Ö. Seyfettin 3) Eğiklik, eğim,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • amil — is., Ar. ˁāmil Etken, etmen, sebep, faktör Acaba bu cereyan ne gibi tarihî amillerin tesiriyle doğdu. F. Köprülü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”